13 Ocak 2012 Cuma

Sır

Bir film izledim."Gözlerindeki Sır" diye.Filmin başında adam bir kağıda İspanyolca korkuyorum "temo" yazdı.Sonra filmde olaylar gelişti değişti çözüldü.Filmin sonunda yine aynı adam aynı kağıda "temo"nun arasına bir "a" harfi sıkıştırdı.Yani "teamo" oldu İspanyolca seni seviyorum demek olan. Film bitti ve ben dedim ki kendime: Korkuyorum.O gözler öyle baktıkça ya korkuyorum dersin ya da seviyorum.Ben korkuyorum.Çünkü benim dilimde korkmak ile sevmek o kadar yakın kelimeler değil.Araya bir "a" harfi sıkıştırınca ya da eline bir gül tutuşturunca korkudan sevmeye geçilmiyor benim dilimde.Ya İspanyolca biliyor olmam gerek ya da o gözlerin dilinden anlamam gerek o yoldan geçmek için.İspanyolca bilmiyorum, gözlerin dilini de, öğrenmiştim bir zamanlar fakat o dil de diğer diller gibi konuşmayınca unutuluyormuş.Şu an sadece Türkçe biliyorum.Bildiğim bu dilde de yazılışları birbirine yakın, anlamları uzak kelimeler var.Derdimi anlatmak için onları kullanıyorum."atmak ve "atamak".Ben de benim dilimde araya bir "a" harfi sıkıştırarak şöyle diyorum: "seni kalbimden attım" yerine "seni kalbimden atadım".Atmadım çünkü kıyamadım…Atadım çünkü daha fazla dayanamadım.Kalbim zaman geçtikçe ağırlaştı.Yükünü kaldıramaz oldu.Kalbimden atadım ama nereye atadım henüz bilmiyorum.Hani sana Nazım’ın şiirden “sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür” diye söylediğim gibi.En güzel yerdesin ama nerdesin bilmiyorum.Bunları ve daha fazlasını yüz yüze karşılıklı oturarak söylemek isterdim sana ama başta da dediğim gibi ben o gözlere bakınca hala korkuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder